26 Ocak 2023 Perşembe

Ne sanıyoruz ki?

Hayatın kendimize olan bir yolculuk olduğunu bile bile nasıl hırpalıyoruz kendimizi ve başkalarını. Aslında sinyaller çok anlaşılır. Çok basit mesajlar bile bize gerçekleri veriyor. İnanmamayı seçip ıstırabımızı uzatıyoruz genelde.

Neyi mi kastediyorum? Örneklendireyim. Mesela yaptığınız işle ilgili, doğru olmadığını bildiğiniz bir şey var. Müdahale ederseniz düzelebilir ya da düzelemez. Sonuç olarak bir eyleme geçme halidir ve olumlu, olumsuz sonuçları olur. Bunun yerine siz; o konu sizin müdahale alanınız olmasına rağmen; hem müdahale etmiyor, hem de sorunun varlığından haberdar olduğunuzu ama bir türlü düzelemeyeceğini sağda solda dile getirip duruyorsunuz. Bunu yaparken de müdahalenin sizin tarafından değil, sorunu sahiplenmesi gereken başkaları tarafından yapılması gerekliliğini manipülasyon yöntemi ile sağa sola empoze ediyorsunuz. Sonra bu yanlışlık, sonuç olarak sizin düzeltmeniz gereken bir yanlış olmasından mütevellit, ne kadar siz onu yok saysanız da, dönüyor dolaşıyor sizin işinize ve sizin ayağınıza dolanıyor. Sonra şanslıysanız sizi aydınlatan, yol gösteren bir lider size diyor ki " peki nasıl bu hale gelmezdi?", "sence gerçekten bu konu başka türlü çözülemez miydi?"... Öz sorgulamada artık çok geç kaldığınız bir noktada fark ediyorsunuz ki söyleneceğinize işi elinize alsanız bunu yaşamazdınız. Sorunlarınızı sahiplenin. 

Buradan varacağım bir yer yok. Sorunları görmek, onları sahiplenmek, müdahale edebileceklerime etmek, edemediklerime üzülmekle geçiyor günlerim.

Sevgiler