29 Aralık 2010 Çarşamba

Büyük Final, özlenen buluşma...


Bu akşamdan çok şey bekliyorum, sevgili öölen cadımı pek özlemiş idim. Ayrıca hasta olmasının verdiği üzüntüyle kendisine şarap çorbası ikram edip, son dedikodularla içini ısıtmayı planlıyorum..

Bugün bir efsane sona eriyor. Yaprak Dökümü efsanesi son bölümüyle ekranlarda ve biz bu hüzünlü ama bir o kadar da rahatlatıcı vedayı kutlamak üzere bir aradayız. Fireler verdik, çooook fireler verdik zaman içinde, ama olsun biz hala burdayız.

Zamanın getirdikleri, götürdükleri, o getirip götürdükleri arasında güzel olanları, kötü olanları, acı olanları, mutlu edenleri, bir çok ve doyulmayası şey var hayatlarımızda, hem paylaşılmış hem kıskanılıp bireylere saklanmış... O saklananların da zamanla birilerine, ordan birilerine aktarılması, süregelen uzuun bir hikaye... İşte hep böyle nostaljik nostaljik bakıp gülümsüyorum hayatıma ve zamanı durduramama problemi yıllarca şiirlere, romanlara, filmlere konu olmuş olmasına rağmen hala buna üzülüyorum, hala buna yas tutabiliyorum. Bugünü seviyorum, yarını bekliyorum, dünü özlüyorum. Dünü özlemeyi seviyorum, bu geçmişimin güzel olduğunu hatırlatıyor bana. Neden bunlardan bahsediyorum ki şimdi :)

Neyse, sanırım Yaprak Dökümü moduna girdim drama bağladım birden. Sonuç olarak sonu olmayan mutluluk kazanına düşüp, yüzyıllar boyu mutluluk hastalığına yakalanmak, defalarca çabalamama rağmen iyileşememek ve hep mutlu olmak gibi sapık isteklerim var. Evet.

Bu akşam güzel olacak kesin. Bugünü sevdim, akşamı da seveceğim.

üle güle Ali Rıza Bey, aman ağzımızın tadı kaçmasın :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder