4 Haziran 2014 Çarşamba

Oku oku adam ol!

Bestseller'lar hakkında diyeceklerim var! Hangisini okusam ezelden beridir en büyük hayalim ve mutlaka bir gün gerçekleştireceğim "kitap yazmak" eylemi bana : "ulan ben de yazabilirim, bu çok da yaratıcı olmayan yüzeysel bir hikaye" duygusu veriyor ve gaza getiriyor. Ne zaman klasikleşmiş, kült ya da kurgu olarak sarmal ötesi kitaplar okusam : " sanırım beynim küçük benim, ben daha adamın kurgusunu tam çözemedim, bi de bu tarz başarılı bir eseri kendim yazmak mı? Waaaay out of my league!"


Sarah Jio'yu daha önce de bi kaç günde okumuştum ama 2 günle bu kitap " en hızlı okuduğum kitap" sınıfında altın madalya kazandı. Şimdi bu çerez nitelikli, akıcı, insana film izliyormuş havası veren ve kesinlikle devamını merak ettiren tatlı kitabı okumak beni "hımm çok entellektüelim, bakın gözlüklerim piercingim ve dövmemle kulaklıklarımı takar köşemde nietzsche'mi omurum" havası vermediği kesin. Tam bir " uzanmışım kumsala, biraz da çilek erik dişleyim de 2 sayfa daha okuyayım, ah tatlı rüzgar" modu kitabı.

İçerik hakkında spoiler vermek istemiyorum ama anne olduğum için beni ekstra meraklandırmış da olabilir, zira yıllar önce kaybolan bir çocuğu araştıran bir gazetecinin olayı çözerken bir yandan sarsılan evliliğini de çözümlemesiyle gelişen olaylar dizisi denebilir içerik için.

Kitabın isminin de mayıs ayında görülen bir kar fırtınası sonrası yazar tarafından öğrenilmesiyle bu tabirin zamansız soğukları adlandırılmak için verilen bir ad olduğunu öğreniyoruz, ki benim hoşuma gitti bana sanki bol bol evde oturup cam kenarında böğürtlen yiyebildiğin sicak bir kış mevsiminden bahsediliyor havası veriyor (çok mu oburum:)

Bu kitabın ardından tabi yine bir fifty shades of grey denemem oldu. Bu sefer kitaba daldım. Bu kitabı ne zaman elime alsam 25-30 sayfada "what's the big deal maaan!" Havasına giriyorum (kitabı ingilizce okuyorum ya havaya giriyorum:)) 


Bu kitabın orijinal dilinde okunması taraftarıyım. Herkes tarafından da okunmamalı, bu kitabı kaldıramayacak olan milyonlar yaşıyor bu ülkede. Tabiki ben de "işin içine sex katarsan çok satar! Garanti bir kitap yazmış" fikrine katılıyorum, başarısının bununla alakalı olduğuna da tabi ki inanıyorum, ancak kitabın milyonları çekmesinin sebebi de doğal anlatımı bence. Gerçekten bir üniversiteli kızın yerine heyecanlanıp kendinizi Chrisrian Grey'in suitinde, helikopterinde buluyorsunuz. 

Neden orijinal okunmalı? Şöyle söyliyeyim: bana her zaman dublaj da eğreti gelmiştir, bunun yanında dirty talk olayı bence türkçeye yakışan bir şey değil ve " I don't make love, i fuck! Hard!" cümlesinin türkçe çevirisini okumanın bana aynı etkiyi vereceğini sanmam. Türkçe konuşan bir Christian Grey hayal gücümü kısıtlar :)

Şimdi gelelim bu yüzeysel ama milyonlara ulaşmış kitapları neden okuduğuma; dünyada okuyacak o kadar çok kitap, o kadar çok başarılı insan, o kadar çok öğrenilmeyi bekleyen hikaye, o kadar çok duygu var ki. Bunlara bir de izlenmesi gereken yüzlerce film eklenince, bir yerden başlamalı insan ve bu kitaplar yukarda da söylediğim gibi benim "ulan ben de yazabilirim aslında!" Cesaretimi artırıyor, daha çok okumak için gaza getiriyor!

Kocaman bir kütüphanem olsun istiyorum, kışları içinde kaybolayım! 


1 yorum:

  1. "Ben sevişmem, beceririm. Çok sert. " Tam böyleydi çevirisi, hatırlıyorum:)

    YanıtlaSil