16 Temmuz 2010 Cuma

Saat 5 ve günlerden Cuma


Moralimi en çok bozan çalışmak ya da çok çalışmak değil...Zamanın geçmesini bu kadar istemek üzüyor beni özünde! İş hayatı ne kadar sıkıcı desem doğru söylemiş olmam, zira evde oturmayı, işe yaramamayı da sevmiyorum. Ama nedendir bilinmez sanki hiç bir iş beni tatmin edemeyecek gibi.

Şu an, havanın bu sıcağında, saat 5'te içimde bu mutluluk varsa eğer; bütün hafta dediler gibi çalışıp, sabahın köründe kalkıp akşama kadar yorulduktan sonra hafta sonu tatilini hakettiğim içindir kesin. Ama ben yine de söylenmenin tadını çıkarmalıyım. Böylesi daha normal.

Evet normalleşiyoruz. Daha doğrusu birilerinin normaline bürünüyoruz ve istediklerini alıyorlar hep. Herkes bireeer birer düşüyor bu ağa. Herkes birer birer yarışıyor,, hırslanıyor. Geçen gün "Tibet'te 7 gün" ü izledim Kanal Türk'te. Dalai Lama'nın evi kutsal Lhasa kentinde kalan sevgili Brad Pitt, o kadar bencildir ki, bu küçük köyde, kendinden daha empatik yol arkadaşına aşık olan terzi kızımız ile, kendisi birlikte olamadığından hırslanmıtır ve kızımız, yıllardır Dalai Lama'nın kanatları altında kalmaktan mıdır bilinmez " Bir dostunun mutluluğu lütuftur, bizim mutluluğumuza içerlemene çok üzüldüm. Çok yalnız olmalısın " diyor ve benim o an yaşadığım hissi kıpırdanmalardan ya da sıcaktan mıdır bilinmez, bu cümle o kdar hoşuma gitti ki günlerdir kafamda. Herkes tarafından kurulası, ahkam kesilesi olsa bile, evde yalnız başıma velet Lama'nın heyecanlı hallerini izlerken, ne kadar da güzel bir çocukluk geçirdiğinmi düşündüm durdum...

Neyse Ortadağ'dan bu kadar uzaklaşmak yeterli. Gerçek hayat ve nakliye dosyaları beni bekler. Ama hayata her gün güze bi şeyler katmayı unutmamam, yazmayı ihmal etmemem lazım. Yoksa içimde kaçası gidesi bir şeyler oluyor, ben bile korkuyorum kendimden!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder