Büyüyüp de ergen olunca nasıl isyankar oluyor insan. Özgürüm ben! Bireyim! Rahat bırakın beni! Herkes bana karşı! En çok aklımızdan geçenler oluveriyor. Tüm dünya bir oluyor sanki mutsuzluğumuz için, melankolik müzikler, acı çeken insanlar daha yakın gelmeye başlıyor bize. Oysaki evimizin sıcaklığında ait olduğumuz yerde kalabiliriz. Anne babamızın dizi dibinde bir ömür. Hangimiz o sıcaklığı özlemiyor ki? Ama gerçekten hangimiz dönmek ister baba evine? Gerçek anlamda geriye dönmek, kısaca gerilemek değil midir bu? Halbuki hayata hep ilerlemek için çıkmadık mı? Böyle bir durumu kendimiz yaşamışken yarın bir gün sahip olduğumuz evlatların kendi ayakları üzerinde durma çabaları karşısında nasıl bencil davranabiliriz peki? Hiç bırakmasa, hiç uzaklaşmasa... Ya da benim onun için hayal ettiğim mesleğe sahip olsa, yanında benim ona yakıştırdınız bir eş olsa... Bu onun hayatı olur mu o zaman? Böyle şeyler için sanal bebek üretildi bi zaman, onlar daha başarılı hiç ayırmazsan yanından ne komut verirsen o olur.
Şimdi böyle bir çıkarıma hemfikir olabiliyorsanız elbet bir gün sahiplendiğiniz evladınızın da bir hayatı, sizden bağımsız bir geleceği, planları ve projeleri olacağına da şimdiden hazırlayın kendinizi! Bunları anlatma sebebim aslında hormonlu yoğunlukla hissettiklerim diyebiliriz. 9 ay öyle uzun bir zaman ki, sanki içimde büyüyen hayat benimin, hiç gitmesinmiş, canım kanım olup beni hiç bırakmasının gibi sahiplenesin geliyor. Bu durum "annelik" olarak adlandırılıp ilerde; "50 yaşına da gelsen annen için çocuk kalırsın" klişesine dönüşür. Çok tehlikeli bir bağ, yani mükemmel ama çok dikkatli olunası. Insan hayatında bu kadar kıymetli bir şeye sahip olunca "myyy preciousssss" diye pamuklara sarıp saklamak isteyebilir. Çocuk gelişimi zor zanaat zira, hem sonunda nasıl yetiştirirsen yetiştir bir birey olacak. Aynı ailede yetişen çocuklardan birinin başarılı bir avukat bir diğerinin katil olabilmesi gibi, hayat bize nasıl bir plan hazırladıysa elimizden geldiğince uyum sağlayacağız ama eninde sonunda, büyük Türk düşünürü Demet Akalın'ın dediği gibi: olaaacaaak, olacak!
Kafamda deli sorulaaar ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder