Yorgun hafta sonu, hala bitmeyen işler ve sonunda sakin bir nefes alma fırsatı ve Kırmızı Şarap...
Mutluluk yine bugün erken yatacak, özgürlüğünü eline aldığında hiç erken yatmak istemez aslında...
Herkesin farklıyı görüp benimseyebildiği, kendine benzemeyeni anlamasa da takdir etmeyi öğrenebildiği bir dünyada yaşamayı istiyorum. Her gün biraz daha hasretle, hiç olmayan o yeri özlüyorum. Kafamın içinde bir yerlerde bile olsa, nadiren yaşayabildiğim o anlarda, orayı çok seviyorum. Olric değil mi :) Yaşasın, Şerefe!
En kötü günümüz bundan kat kat iyi olsun, sevmeyi seven insanlar hep yakınımda olsunlar. Fiziken uzak olsunlar ama kafamdan hiç çıkmasınlar. Ben de kafalardan çıkmayayım. Hep bir yerlerde kalayım, demir atayım sevmeyi sevenlerin hayatlarına. Bir gün o en güzel günde, mis gibi esintinin, ılık güneşin altında, memleket nefesini içime çekeyim. Ama memleket ait olduğum yer olsun, mutlu olduğum yer olsun. Kırmasınlar bizi. Yetsin ki hep zaman da, mekan da bize yetsin.
Ama yetmesin. Hep daha iyiye olan özlem hiç bitmesin. Umut etmenin tadı, hayal kurmanın tatlı kıpırtısı hiç gitmesin içimden.
Eski bir eve toplasam hepinizi, tahta koksa, yaşanmış eşyalarda başkalarının anılarının üzerine yeni hayatlarımızı sürsek, sesler duvarlara kazınsa da en mutlu zamanlarımızın ne kadar da bitmediğini, ne kadar da sürdüğünü görüp şaşırsak. Her gün ne kadar daha güzel şeyler yaşayabildiğimizi aklımız hayalimiz almasa. Doyumsuz olsak mutluluğa, umuda, hasrete... Hiç ümitsizlik olmasa da bardaklar dolup taşsa sevinçten...
Ne de güzelmiş, içim ışıldadı, düşünmesi bile mutlu etmişken, yaşamanın vereceği sevinci kafam almıyor doğrusu.
Hala güzel zamanlar bunlar, her şeye rağmen güzel, mutlu zamanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder